“İnsanın bir türlü çocukluktan kurtulup vazgeçemediği, merkez olma arzusudur. Ne kadar çok kişi tarafından onaylanırsa o kadar merkez olduğunu sanır.”
Hmm… Ne kadar da doğru.
Yazıyı okurken bu durumu tuzlu suya benzettim. Su, üzerine ne kadar az tuz (merkez olma arzusu) dökülse de, o artık tuzlu sudur. İsterse dünyanın tüm nehirlerini kendine katsın, tuzluluk oranı azalıp, %0,00001 de olsa varlık olarak “tuzlu su” olmaya devam edecektir.
Onaylanma arzusunun peşinde bir kere tatlılığımızı yitirmiş su olarak önce musluktan akanı, sonra dereleri, nehirleri, gölleri katmaya çalışıyoruz kendimize. Olmadık çabalar sarfederek sahte varlığımızı artırmaya ve tuzlu değilmişiz gibi göstermeye çalışıyoruz kendimizi.
Oysa birazcık doğru yönde çaba gösterirsek ve ortamın sıcaklığını artırabilirsek, buharlaşıp özgürce uçarak gideceğiz. Tuzumuz ise sıcaklığın etkisiyle zahmetsizce ayrılacak bizden, kavuşacağız tekrar eski tatlılığımıza…